top of page

Biranın peşinde Avrupa şehirlerini gezmeye devam ediyorum. Son durağım Amsterdam. Her şehirde turist kalabalığını takip ederek aynı meydan, aynı klise, aynı müzeyi gezmektense tutkunu olduğum hobinin peşinden gitmek, yerel şeyler tatmak, yeni şeyler öğrenmek tatili de, şehir turlarını da özel kılıyor. Amsterdam Bira turu da bu anlamda benim için özel bir seyahat oldu.

 

Amsterdam ne ararsanız bulabileceğiniz bir şehir; eğlence, sanat, tarih, romantizm, tabi ki herkesçe malum ‘coffee shop’ları ve ünlü red light bölgesi. Benim bunca seçenek içinde tercihim bu güzel şehre dördüncü ziyaretimde biraya dair notlar ve rotalar oluşturarak hem şehre dair yeni keşifler yapmak, hem de özel biralar içerek bilgi dağarcığımı geliştirmek oldu.

 

Yazı dostlarla gerçekleştirilen 2-3 günlük bir tatil döneminde gülük programların arasına sıkıştırılan ziyaretleri kapsayacak. 3 bölüm olarak yayınlamayı planlıyorum. Şehir merkezinde yürüyüş rotasında özel barlar, dükkanlar, t’ij bira evi ziyareti, Borefts festivali, L&B Whisky Cafe ve çok özel bir tadım notları yine yazının içeriğini oluşturacak.

Bu yazıyı önemli kılan başka bir nokta ise bira kültürü hobim çerçevesinde gerçekleştirdiğim en önemli işlerden biri olan 'bir yüksek lisans tezinde yer almamın' nasıl gerçekleştiğini Güray Kurnaz'a teşekkürlerimle ileteceğim.

 

Sizi şaşırtmayan, bira odaklı içerik için kusura bakmayın ama zaten bunun için burada değil misiniz? :)

 

Hollanda’da Butik Bira;

 

Öncelikle peşinde olduğum şey butik bira kültürü. Bu yüzden ‘Heineken experience’ gibi aktiviteler bu yazının konusu değil. Hiç bira üretimi görmemiş kişiler için ilginç olabilir. Ben özel barlarda zor bulunan biraları tatmayı, yerel şeyler içmeyi, damağa hitap eden biraların peşinde koşmayı daha değerli buluyorum.

 

Hollanda, De Molen bira evinin de başarısı ve etkisi ile butik bira kültüründe tüm dünyaya paralel olarak önemli bir değişim geçiriyor. Tabi ki geçmişe dayalı bir kültür, komşu ülke Belçika kadar olmasa da, burada da mevcut ancak bira kültürü devrimi son yıllarda etkisini sert şekilde hissettiriyor. 2002 yılında sadece 40 tane bira evi varken ve sadece belirli bira türleri üretilirken, 2014 yılında bu sayı 200’ü aşmış durumda ve şu anda 1100’den farklı bira üretilmekte ve bu sayılar her geçen yıl artıyor.  

 

Bir bira evi tüm ülkenin bir içeceğe olan bakışını değiştirebilir mi? Ne mutlu ki oluyor işte, bizde de neden olmasın?

 

Bizim bazı şehirlerimizden küçük olan bir ülkenin bizim topraklarımızda doğmuş kültürden (Bakınız/Araştırınız; Göbeklitepe Kazıları) çıkardığı ürünlere bakıp hayıflanmamak elde değil doğrusu.

 

İlk Hedef; Kitapçılar

 

Biraya dair her şey ilgi alanım olunca öğrenmek de bitmiyor, en güzel kaynak kesinlikle kitaplar. Eşim de tam anlamı ile bir kitap kurdu olunca ön hazırlıklar tamam, hedef belli;

 

Waterstones ve The American Book Centre.

Kitaplar.. Kitaplar..

Bira kitapları arayışında önceliğim tabi ki yerel bilgiler içeren kitaplar.

 

Her iki kitapçı da çok katlı ve her katında ayrı reyonlarda yüzlerce İngilizce kitap ile saatlerce hiç sıkılmadan vakit geçirebileceğiniz mekanlar. Ayrıca çok da merkezi.

 

Amsterdam’a gidecekseniz kesinlikle tavsiye edeceğim 2 kitap; Tim Skelton’dan Around Amsterdam in 80 Beers ve Beer in The Netherlands.

 

Kitaplar.. Kitaplar..

Steve Hindy üstattan The Craft Beer Revolution da her butik bira severim kitaplığında mutlaka bulunmalı.

 

Ayrıca The Comic Book Story of Beer de içeriği ile ilginç bir kitaptı. Aşağıda üstat Micheal Jackson’ın belirli olgunluğa gelmiş butik bira dünyasına ivmeyi katan o seyahatinin çizimlerle hayat bulduğu sayfalar gerçekten güzeldi. Artık ilk bira mekanına doğru yola kyulmanın vakti geldi;

 

DE BIERKONING

 

De Bierkoning, Amsterdam merkezinde, Dam Square’e çok yakın bir butik şişe bira dükkanı. Bira severler için tam bir vaha. Ben yine darı ambarına girmiş tavuk gibiydim ve bu daracık ama çok şey vaat eden mekanda saatler geçireceğimi fark ederek eşimi hemen köşedeki kafeye teslim etmeyi uygun buldum. O kitapları ve çayıyla, ben ise biralarımla baş başa kalabilirdim artık.

 

Seçtiğim biralar genelde Stout ve IPA oldu. Emelisse White Label serisinden Ardbeg fıçısında bekletilmiş Imperial Stout seçilen birlardan biriydi dersem yelpazenin genişliğini aktarabilmiş olurum sanırım. Benim de ‘Malt Kardeşliği(*)’ kapsamında en merak ettiğim biralardan biri.

 

(*): ‘Malt Kardeşliği’ Türkiye’de viski-sever ve yazar dostlara karşılıklı kullandığımız bir tanımlama ve hashtag. Ben de iflah olmaz bir viski sever olarak ve her viskinin önce bira olduğunu da bilerek bu konuda da kendimi geliştirmeyi sürdürüyorum)

De Bierkoning bir butik bira sever için vaha niteliğinde...

Amsterdam’da ilk içtiğim  bira bir Amerikan;

Goose Island – India Pale Ale 

 

Bierkoning ile Beertemple arasındaki kafede böyle bir IPA'ya rastlamak hem şaşırtıcı hem de güzel.

 

Görüntü: Bronz saydam renkli, bardakta gazsız ve ince kırık beyaz bir köpüğe sahip.

 

Koku: Malt, mayşe (tatlı malt tınıları), aromatik şerbetçiotu, çam, reçine.

 

Tadım: Malt, reçine, çam balı, tatlı malt ve şerbetçiotu acılığı. Öndeki acı-tatlı tınılarını Ardından şerbetçiotu acılığı damağı sarıyor, kalıcı ve keyifli bir inişi var. Tezat bir tat olarak yanında yediğim küçük waffle ile birbirini iyi dengeledi. Çok iyi bir IPA.

 

Bira ve kitaplarımızı yeni alınmış oyuncakları ile oynayan çocuklar gibi heyecanla inceledikten sonra özel bir bara doğru yola koyulduk;

 

ARENDSNEST PROEFLOKAAL JOPEN

Yağmurlu bir Amsterdam günü, küçük, sıcak bir atmosfere sahip ve dolu bir bara giriş yapıyoruz. Duvarlar musluktan servis edilen fıçı biraların isimleri ile dolu, fotoğrafa sığdırmakta zorlandım. Şişe menüsü de harika.

 

ArendsNest Kartal yuvası demek.. Tam bana göre bir yer yani.

 

Barın arkasında onlarca insana tüm sakinliği ile hizmet eden bir barmen, farklı dillerde muhabbet eden butik bira tutkunu onlarca insan, önümde içilmeyi bekleyen daha önce hiç tatmadığım biralar... Ne keyif.. Mutluluk gerçekten de keyif alınan şeylerin peşinden koşmakta.

 

Bu barın özelliği yerli üreticilerin farklı biralarından oluşan 30 musluktun oluşan çok özel bir fıçı bira listesine sahip olması ve menüsünde sadece Hollanda biralarını ve viskilerini bulundurması.

 

Musluk listesi muhteşem..

Artık yerel biralar içmenin vaktidir. Hollanda butik biralarını tatmaya başlıyoruz. Bu barda tattığım biralar;

 

  • Brouwerij Breugem - Saense Saison

  • LMNOP  Rye Saison

  • De Prael Tripel

  • Mikkie = Nuts – Morebeer Brewing

  • Mikkie = Cattivella – Morebeer Brewing

Müthiş biralar, harika manzara, ve tuvalet zeminiyle bile farkını belli eden bir bar...

Mikkie = Nuts - Morebeer Brewing

 

Amsterdamlı butik biracı Morebeer tarafından Kees Bira-evinde üretilen ve Mikkie serisinin 5. versiyonu olan bu bira Porter türünde. Geliri KIKA'ya (Çocuk Kanseri Derneği) bağışlanan bu bira hikayesi ve amacı ile özel, bu yüzden bunun tadım notlarına yer verelim;

 

Görüntü: Siyah renkli, kahverengi kremamsı köpüğü çekici

 

Koku: kavrulmuş malt, kahve, çikolata, bitter çikolata

 

Tadım: kokuyu izler şekilde kahve, kavrulmuş malt ve acı çikolata tınıları ön planda. yanmış, kavrulmuş fındık tatları da hissediliyor. kompleks olmakla birlikte kolay içimli de.Porter ve stout türünde sıyrılmak son dönemdeki sanatsal kahvede bekletme, viski fıçısında yaşlandırma gibi deneylerden sonra oldukça zorlaştı. iyi bir stout..

 

 

Mikkie = Cattivella - Morebeer Brewing

Bu bira şu an bulunduğum barın sahibi Peter van der Arend ile İtalyan bira-ustası Giovanni Campari ortaklığı ile üretilmiş. Giovanni Campari İtalyan butik bira evi Birrificio delDucato'nun bira ustası ve benim için bu bira evinin özel bir hikayesi var.

 

Bir Türk, Güray Kurnaz Gastronomik Bilimler Üniversitesi’nin Yüksek Kaliteli Ürünler master programında tezini bu bira evinde çalışarak verdi. Benim için özel yanı ise master tezinde Bira Atölyesi olarak benimle yaptığı röportaja yer vermesi. Benim için çok önemli olan bu konuyu ayrı bir yazı ile ele almam lazım sanırım.

 

Sevgili Güray büyük incelik göstererek gerçekleştirdiğimiz tadım etkinliklerinden birine de katıldı ve hediye olarak getirdiği birayı tatma şansımız oldu. Müthiş bir deneyimdi. Bu hobi ve bu yazılar işte bunun için var! Öğrenmek, yeni dostlar edinmek.. Teşekkürler Güray..

Keyif aldığım bir hobide Yüksek Lisans Tezinde yer alabilecek seviyede işler yapmak müthiş bir mutluluk. Tezin sunum kısmından bir slayt. Güray Kurnaz'a teşekkürlerimle...

Amsterdam Bira Turu - 1 Bölüm

Son Yazılar

Ev Biralarımız

Andersson Valley -Kimmie...

Tadım Etkinlikleri

Hakkımda

Please reload

Bu benim için çok keyifli, ancak yazının bu kısmına kadar sabrederek kaç kişinin okuduğunu bilmediğim özel anı sonrası birayı değerlendirmek de lazım;

 

Öncelikle isim de özel, Cattivela İtalyanca'da Naughty (ingilizce) demek, Naughty ise Dutch'ca da Stout demekmiş. :)

 

Görüntü: Yine simsiyah bir renk, kremamsı köpük.

 

Koku: kavrulmuş malt, tatlı çikolata, vanilya, karamel.

 

Tadım: Vanilya, çikolata, karamel, tatlı ve kremamsı bir damağı var. Nuts'a göre daha gövdeli, damakta komplkes ve %9,5 alkolü çok iyi saklıyor.Krem brüle Stout türündeki bu özel bira yumuşak tatlı izler ile hem kolay içimli hem yüksek alkollü olup hem de kompleks damağı barındırıyor

 

 

Amsterdam’daki ilk günümün henüz yarısına gelemeden okuyucuyu sıkacak uzunluğa ulaştığıma göre burada kesmem gerekli sanırım.

 

Devam yazılarında görüşmek üzere Dostlar, yorum ve görüşleriniz mutlu eder..

 

Butik bira bir kültürdür.

 

 - Bira Atölyesi

İlgili Yazılar

bottom of page